
Şimdilerde herkes mecnun herkes leyla..Nedir bu sürüp giden muamma?
Eline saz alan “aşığım” diyor.Veysel misali türkülere soyunuyor.Kimse de “hoop kardeşim noluyor hele bi dur!”demiyor. “aşıktır” aklı başında değildir deyip müsamaha gösteriliyor.Kimse sorgulamıyor bunlar cidden aşık mı yoksa çehreleri süslü cümlelerle aşka mı boyalı?
Kendine mecnun diyen gerçekten mecnun mu?O makamın hakkını veriyor mu? O etiketi hak ediyor mu? Layık mı o sıfatı taşımaya? Ya da daha doğru bir soruyla o sıfatı taşıyabiliyor mu?
Siz de cevap arıyor musunuz bu sorulara? Varabildiniz mi işe yarar bir noktaya?düşüne düşüne yatak sardı beynim ama hala bir arpa boyu yol gidemedim.
Bir yandan “acaba” diyorum.”haksızlık mı ediyorum?”şimdiki sevdalılara.Cidden onlar da aşk sarhoşuysa?
Ama öbür yanda tecrübeler,okunup zihne işlenen bilgiler ve etraftan edindiğim gözlemler ..hiçbiri “evet” demiyor bu soruya.
Ben biliyorum ki:şimdi aşığım diyenlerin çoğu sevgi yoksunu.ve arayıştalar bir ömür boyu.Şimdiye dek ailede etrafta arkadaşlarında doyuramadıkları-kı doyurmaları da mümkün görünmüyor-o hissiyatı yaşama arzusundalar.Bence bu da kötü değil ama bunun adını koymakta hata.Onlar “aşk” diyorlar buna.”öldüm bittim yandım” feryatları ben asıl bundan şüphe duyuyorum.
Biliyorum..
Yaşım çok büyük olmasa da az çok biz de yaşadık o duygu taşkınlarını.Bende düştüm o girdaplara.O fırtınanın içindeyken her şey çok başka. Ve dışarı çıkıp baktığımda “eyvah..”diyor dilim.eyvah ki ne eyvah…
Aşk meşk değilmiş benimki yada şimdiki gençliğin hissi..Bizimki sonsuz bir yoksunluk.ömür boyu eksik bırakılmış bir yüreğin can çekişi.Bunun en göze çarpan delili her şeyin toz pembe geçişi.Nasıl mı?
Hiçbir şey aslına uygun değildir bu modda.Herşey hayal ülkesinde geçer,yaşanır ve biter.Öyle kolay kolay gerçek dünyaya ayak basmaz bu sevdalılar.Kendi ülkelerinde mutludurlar. Ama acı gerçek yüzlerine çarpınca bu sahnenin adı “hicran” kalır.
Hadi bakalım şimdi bu aşığı (adı Leyla yada mecnun) kim çıkarır o hüzün kuyusundan?
Ona göre hep bir umut vardır en zor zamanlarda bile.En umulmadık köşelerde belirir yarin yüzü.Yeni yeni filizler yeşertir gözyaşlarıyla.Hep varolmayı diler onun dünyasında ama hiçbir vakit bitişmez o “hayal doğrusu” yaşamın akışıyla.Teğet geçtiği noktalar dahi sayılıdır.Gerçek hayat kümesinin dışında bambaşka bir boyuttur.Bu yüzden şimdiki Leyla lar yada mecnunlar bence hakiki aşık değil..bu gurüha bende dahil.
O destanlaşmış hikayelerde mecnun gerçektir Leyla da.
Mecnun yar dediğinin her şeyini bilir.onu olduğu gibi sever.kimse beğenmese de herkesce çirkin bilinse de o “”dünyalar güzeline” aşıktır.
Oysa şimdi..
Herkes rüyalarının prens(es)ine aşık.adını dahi bilmediği yüzünü bile görmediği karşı cinse sevdalı.yazdığı birkaç kelimeye vurgun.ilettiği mesajlara meftun.
Sizce de aşk böyle mi yaşanmalı modern çağda?
Yoksa ben mi çok geri kafalıyım.Hala çöllerde yanan bir mecnun tasviriyle hata mı etmekteyım?
Ya da bu iş cidden her yiğidin harcı değil.ya benim kafam biraz antika.yada yaşananlar kurmaca?
Bir bakıyorsunuz çevrimiçi iki taraf da.sonra cümleler kuruluyor ard arda.ilanı aşklar ediliyor her pencerede.ama “gerçeklik” yok yine sahnede.
Bu eski kafayla ben esaslı bir çileden söz ediyorum size.
Aşk deyince…
Çölün kavurucu sıcağı-dondurucu soğuğu ve gözü kör eden fırtınası.
Aşık hissetmeli savrulan her kum tanesini.seraplar görmeli yer yer.
Ama bilmeli yine de kendi gerçekliğini ve Leyla nın asıl çehresini.onu öyle sevmeli
Sevebilmeli..
Günümüz sevdaları bu yüzden hoş gelmiyor bana.Bugün Leyla x ken yarın y oluveriyor.”Aşkından ölürüm” diyenlerden ölmedi kimse…baktılar ki Leyla sırra kadem bastı.Mecnun yeni ufuklara yelken açtı.Yeni bir nick le yeni bir adresle yepyeni bir kimlikle…
Gel de aşık ol şimdi bunca şeyi bile bile…
-guraba-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder