2 Ocak 2009 Cuma

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ (BOP)

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ

Şahinlerin yönetiminde olduğundan beri, ABD Dünya hakimiyetine dönük ataklar yapmaktadır. Bu yolda başarı temin etmek için de, devamlı olarak değişik hareket modellerini yürürlüğe koymaktadır. Bu modellerin gayeleri:

1 – Uygulamaya konan bu modellerin birinci gayesi ekonomiktir. Yani ABD’nin dış gücünü kullanarak ve bir süper devlet olarak, içindeki değişik kuruluşlara, sanayisine, silah tüccarlarına, kimya ve ilaç imalatı ile tüm büyük teknolojisine yeni pazarlar açmaktır.

2 – İkinci gayesi ise stratejik maddelere dönüktür. Dünyadaki dengelerin daha henüz aleyhlerine dönüşmeden, tüm yeraltı ve yerüstü zenginliklere ve stratejik maddelere el koymak suretiyle, gelecek için ABD’nin gücünü ve hakimiyetini garantiye almaktır.

3 – Üçüncü gayesi de, ABD’nin mutlak güvenliğidir! Kendi çoğalttığı ve adeta ektiği “Dünya Terörünü” kontrol altına almak ve dünyayı istediği gibi istismar etmektir. Kısacası yaptığı ve yapacağı istismarının güvenliğini sağlamaktır.

Not: ABD kendisine karşı olan terörü yok etmek istemektedir.

Kendisine karşı olmayana ise dokunmamaktadır!

Büyük Ortadoğu Projesinin hacmi

Büyük Ortadoğu Projesi: Yaklaşık olarak 22 ülkeyi – genellikle “Arap Devletlerini” kapsamaktadır. Projenin boyutları oldukça ilginç olmaktadır: Mesela Kuzey Afrika’daki Fas’tan başlamakta, sırayla Cezayir’i, Tunus’u, Libya’yı, Mısır’ı, Türkiye dahil Güney Kafkasları, Afganistan dahil Orta Asya’nın bazı devletlerini, Güney Asya’yı ve Ortadoğu’nun tamamını kapsamı içine almaktadır (Hatta ilerideki durumda Orta Afrika’da bulunan bazı İslam ülkelerini de dahil edebilirler).

Bu plana göre, plan içine girmiş olan bu bölgeler, istikrarsızlık bakımından, dünyanın en önemli bölgelerinden birini oluşturmaktadır

Hedef olan devletlerin tutumları

Şu anda bu bölgedeki devletlere iki seçenek kalmaktadır:

1 – Ya ABD ile bu plan dahilinde işbirliği yaparak onların yanında olacaklar,

2 – Ya da ABD’ye karşı gelerek bu plana karşı koyacaklardır. Kısacası, Mr. Bush ve şu andaki ABD’nin, şahinler yönetimindeki tutumunda: Orta yol veya tarafsızlık yoktur.

Şahinlerin anlayışları şu şekilde olmaktadır: “Ya Dost ya da Düşmansın”. Zaten ABD’nin karşısına çıkabilecek ve engel olabilecek belirli bir güç şu anda görülmemektedir.
.Avrupa Birliği ve ABD

Şu anda AB’nin ekonomik gücü çok yüksek, fakat siyasi gücü henüz tam olarak gelişmemiş durumdadır. Ayrıca askeri gücü de ABD ve NATO’ya göre çok düşüktür. O sebeple şimdilik AB ülkeleri, özellikle Almanya ve Fransa, bireysel olarak Rusya, Çin, Ortadoğu ülkeleri, Suriye, İran, Libya ve diğerleri ile ancak, dostlukların yenilenmesine, ticari anlaşmalara ve yatırımlara giden sözleşmelere yönelmektedirler. AB’nin şu anda büyük bir askeri gücü ve kapasitesi de yoktur. AB, NATO’daki güçlerine de henüz sahip çıkamamaktadır.
Hareket yoğunluğu Ortadoğu’dadır

“Büyük Ortadoğu Projesi” yakında fiilen başlayacağa benzemektedir. Bunun ön hazırlığı da Kıbrıs sorunu olmaktadır.

Kıbrıs meselesi de yakında istedikleri şekilde halledilecek gibidir. Bütün belirtiler o yöndedir.

Ortadoğu’da zayıf ve fakir devletler mevcuttur. Fakat, toprak altında olan servetleriyle zengin stratejik topraklardır. Bu nedenlerden dolayı bu bölge masaya yatırılarak, ABD strateji uzmanları tarafından en kolay yoldan zaferin nasıl elde edilebileceğini araştırmışlar ve bu projeyi üretmişlerdir.

Projenin içine alınacak devletlerin iç düzenlerinde ve yapılarında, Türkiye – İsrail – Pakistan ve Afganistan” dahil, Tüm ülkelerde, birtakım ön değişikliklerin yapılmasına gidilmek istenmektedir. Bu değişmelerin içeriğinde ise:

1 – Demokratik adımların atılmaları, yeniden yapılanmaları ve liberasyona doğru süratle yol almalarının sağlaması,

2 – Modern Emperyalizm sayılan “küreselleşmeye doğru” itilmeleri ve hazırlanmaları, Açık Pazar’a dönüşmeleri,

3 – İç idarelerinin terörden arınması, güvenliğin sağlanması ve ABD çıkarları ile uyumlu hareket etmelerinin sağlanması.
Türkiye bu planın neresinde olacak?

Türkiye’ye bu planın içinde değişik yerler öngörülmektedir: Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz:

1 – Ilımlı İslam’ın geliştiği ve demokrasiyle İslam’ın bağdaşmasını gösteren “model ülke” rolü olabilir,

2 – Bazıları da Türkiye’yi “cephe” ülkesi olarak görmek istemektedir,

3 – Kimileri ise Türkiye’ye her iki rolü birden, yani “merkez ülke” görevinin verilmesini beklemektedir,

4 – Bazı kimseler “ Türkiye – İsrail – Ürdün” merkez ülkeler olarak rol oynamalarını istemektedir.

5 – Türkiye’nin pasif olarak bu projede yer alması da mümkün olmaktadır.

6 – Bu projenin tamamen dışında kalarak, hatta karşı durumda olmak da başka bir seçenektir.
Türkiye’nin tavrı ve hareketi nasıl olacak?

Türkiye bu plana ve projeye karşı tepki göstermemiştir. Onun için hareket tarzları henüz pek belli olmamaktadır. Şu anda adeta “bekle–gör” safhasındadır.

A – Türkiye, şu anda ABD’nin stratejik ortağı olarak zaten yanında olduğunu zannetmektedir.

B – Türkiye, AB ile anlaşmak ve AB’ye bir an önce girmek de istemekte ve onun hazırlıklarını yapmaktadır.

C – Irak durumunda ise, ABD’nin yanında bulunmak ve o bölgenin yeniden yapılanmasında aktif rol üslenmek isteğindedir.

D – Türkiye 1950 yılından beri demokratik sistemi benimsemiştir. İnsan haklarına elinden geldiğince riayet etmeye uğraşmaktadır. Dış pazarlara hatta “AB ortak pazarına tamamen açılmış durumdadır”. Kopenhag Kriterleri’ne uygun olarak çok değişik yasaları, “paket üstüne paket” şeklinde, Meclis’ten geçirmektedir. Ancak istedikleri verilmezse “Kopenhag Kriterleri’nin Ankara kriterlerine dönüşeceğini de beyan etmektedir.”

E – Değişik konferanslarda Türkiye Cumhuriyeti temsilcileri Ortadoğu’da, özellikle ticari ve ekonomik kalkınmaya dönük birlik oluşmalarını önermektedir.

F – Bunun yanında (Daha rahmetli Turgut Özal zamanında) Türkiye bir “Karadeniz Ekonomik Birliği”ni de önermiş bulunmaktadır. Ancak şu ana kadar o yönde herhangi bir ilerleme kaydedilmemiştir.

Bütün bunlardan anlaşılmaktadır ki, Türkiye dışa açılma yönünde hareket etmek için istekli görülmektedir.
Şu anda bu bölgedeki devletlere iki seçenek kalmaktadır:

1 – Ya ABD ile bu plan dahilinde işbirliği yaparak onların yanında olacaklar,

2 – Ya da ABD’ye karşı gelerek bu plana karşı koyacaklardır. Kısacası, Mr. Bush ve şu andaki ABD’nin, şahinler yönetimindeki tutumunda: Orta yol veya tarafsızlık yoktur. Şahinlerin anlayışları şu şekilde olmaktadır: “Ya Dost ya da Düşmansın”. Zaten ABD’nin karşısına çıkabilecek ve engel olabilecek BİR ĞÜÇ GÖRÜNMEMEKTEDİR

Hiç yorum yok: